Bilindiği üzre, ekonomi ve işletme gibi farklı disiplinlerin tanımlarına göre üretim faktörlerini “Emek“, “Sermaye“, “Girişim” “Girişimci“, “Teknoloji” ve “Doğal Kaynaklar” oluşturmaktadır. Hala kullanılmakta olan bu tanımların hepsinde yeralan “Emek” faktörüne dayanarak, insansız üretim yapmanın bu güne değin mümkün olmadığı sonucuna varılabilir.
Söz konusu tanımların günümüz şartlarında değiştiğine ve değişimin sürdüğüne yürekten inananlardanım. Fakat fikrimce değişmeyecek tek şey, insan olmadan herhangi bir işletmenin bundan sonra da var olamayacağıdır. Gelişen teknolojiye karşın, bu gerçeğin değişme ihtimali dahi ufukta görünmüyor.
Sermayeleri eşit iki girişimcinin sahip olduğu, aynı sektörde faaliyet gösteren, doğal kaynakları ve teknolojileri aynı olan iki işletmenin, aynı müşterilere hitap etme çabası içerisinde olduğunu düşünelim. Takdir edersiniz ki; onların bile mutlaka birbirinden çok farklı kültürleri ve organizasyon yapıları olacaktır.
Günümüz dünyasında yeterli kredibilitesi olan herkesin önce gerekli sermayeye, sonra da doğal kaynakların her türlüsü ile teknolojinin en gelişmişine erişme imkanı vardır. Öyleyse fark yaratmaya uygun tek faktörün insan olduğu açıkça ortadadır.
İyi fikirleri olan bir girişimci dilediği kadar sermayeye ve ihtiyacı olan tüm doğal kaynaklara sahip olsun. İşletmesini en üstün teknolojiyle donatsın. Yine de insan faktörü bu formülün sıfırdan sonsuza kadar değişebilen bir çarpanı olacaktır. Dolayısıyla işletmenin ne ölçüde karlı olacağını belirleyen en önemli faktör insandır.
Altın yumurtlayan kaz masalını hatırlarsınız.
Diyeceğim o ki; odak noktası altın yumurtalar olan ve kaza aldırış etmeyen bir yaşam biçimi seçerseniz, çok geçmeden altın yumurtalardan da olursunuz, onları yumurtlayan varlıklardan da!
Bunun için unutulmamalıdır ki; her insan yaptığı işte bir anlam bulmak ve saygı görmek ister. Bunu tesis etmekse, çarpanın değerini yüksek tutabilmek için, önce girişimcinin sonra da yöneticilerinin görevidir.
Altın Yumurtlayan Kaz Masalı:
Günün birinde, yoksul bir çiftçi, kendi kaz kümesinde pırıl pırıl bir altın yumurta bulur. Adam önce bunun bir tür kandırmaca olduğunu düşünür fakat tam yumurtayı bir kenara atacağı sırada duraksar ve değerini ölçtürmeye götürür.
Yumurta som altındır! Çiftçi şansının böylesine açılmış olmasına inanamaz. Ertesi gün de aynı şey olunca iyiden iyiye şaşırır. Her sabah kümese koşar ve her seferinde altın bir yumurta bulur. Adam dillere destan bir servet edinir. Bu, inanılmayacak bir şeydir.
Ancak çiftçinin serveti artarken açgözlülük ve sabırsızlık da başlar. Adam her gün altın yumurta beklemekten sıkılır. Kazı öldürerek bütün yumurtaları elde etmeye karar verir. Ancak kazın karnını yardığı zaman içinin boş olduğunu görür. Hayvanın içinde altın yumurta yoktur. Çiftçinin artık onları elde etmesi de olanaksızdır. Çiftçi, altın yumurta yumurtlayan kazı öldürmüştür.
Sizlerinde Bildiği Gibi bir atasözü vardır. Aza kanat etmeyen çoğu Bulamaz.
Kısacası bu yazdığınız metin herşeyi çok açık ve seçik ortaya koymakta günümüz ekonomisinin durumunu.Bende teknolojie karşı değilim fakat insansız teknoloji olmaz neden olmaz çünkü teknolojide bulan aktif hala getiren insanların yararına sunanda insan kendi kendine teknoloji olmuyor. Hadi teknoloji kurdunuz onu kim çalıştıracak onun her türlü sorunlarıyla kim ilgilenecek. Teknolojiyi Bir Otobüs gibi düşünün insanlarda onun sürücüsü gibidir.
Kısacası insansız teknoloji ne çalışır nede bir işe yarar verdiğiniz Altın yumurtlayan Kaz misali. Keşke bunlardan Ekonomiye yön vermeye Çalışan işverenler vede İş Dünyasının patronlarıda anlasalar.